T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KONYA / AKŞEHİR - Akşehir Şehit Selçuk Özer Anadolu Lisesi

Hoşgörü

HOŞGÖRÜ

Hoşgörü kelimesini hep duyar ve sık sık kullanırız. Peki, hoşgörü kelimesinin anlamını ne kadar biliyoruz? Hoşgörülü nasıl olunur bilmek için hoşgörünün ne olduğunu bilmek gerek. Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir. Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir. Hoşgörü nedir ve hoşgörülü nasıl olunur? Hoşgörü, sağlıklı insan davranışıdır. Hoşgörü sağlıklı insan hayatının, özüdür. Beşeri münasebetlerin temelidir. Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür. Eğitimli ya da eğitimsiz her insanda görülebilen bir eksikliktir, hoşgörüsüzlük. Peki bunun sebebi nedir? Neden tarih boyunca Yüce milletimizin hasletlerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterince gösteremiyoruz. Bunun birçok sebebi olabilir. Bunlardan kanaatimizce en önemlisi: insanın kendisi ile barışık olamamasıdır. İnsanımız, kendisine güvenmiyor, inanmıyor. Kendisini yeterince tanımıyor. En önemlisi kendisini sevmiyor, saygı duymuyor. Eğer insanın kendisine saygı ve sevgisi kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkün değildir. Düşünün, en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Yoksa her gördüğünüz, tanıdığınız kişi için bu işte öyle biridir diye olumsuz mu düşündünüz? Ayıbını mı aradınız? Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz. Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü davrandınız. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayı üzdünüz. Yönetici iseniz, idarenizdeki kaç insanı yeterince dinlemediğiniz için kırdınız. Yoksa siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz?

Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir. Yoksa bana ne lazımcılık değildir. Anlayışın kendisidir. Hoşgörü, çağın getirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek bir anlayış tarzıdır, insanın özüdür. Görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Her gün, haberlere baktığınızda olayların birçoğunun sebebinin hoşgörüsüzlükten kaynaklanıp kaynaklanmadığını bir düşünün… İnsan kendisi ile barışık olamadığı zaman, toplumda kendisi barışık olamıyor. Sonra da herkes bir başkasını suçluyor. Çünkü en kolayı bu. Hz. Mevlana: “ Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.” Diyor ve ekliyor. “Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız !” Hoşgörü ustası Hz. Mevlana, gibi Yunus Emre, Bektaş Veli, Karaca Sultanda insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor. Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu, hoşgörünün yayılması, insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygı duymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörünün bir hayat biçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğer hoşgörü ustalarının peşinden daha fazla gitmek, onları daha fazla anlamaya çalışmak gereklidir. Yazımızı hoşgörü ustalarının öğüdü ile bitirelim : - “ Yıktığın varsa yapacaksın. Ağlattığın varsa güldüreceksin. Döktüğün varsa dolduracaksın. Çıplakları giydirecek, açları doyuracak. Az halkı çok edeceksin. Ve en önemlisi : Eline, diline, beline sahip olacaksın !” Hoşgörülü olacaksın.

 

 

 

HOŞGÖRÜ HİKÂYELERİ  

YAHUDİ İDİ, İNSANDI

Medine´de meydanlık bir yerde arkadaşlarıyla oturmaktadır. Önlerinden bir cenaze alayı geçer. Alayın her şeyinden belli olmaktadır ki bu bir Yahudi cenazesidir. Hz. Muhammed (asv) cenaze geçinceye kadar, kalkarak ayakta bekler. Arkadaşları şaşkın, "belki de durumu anlayamamıştır" düşüncesiyle uyarırlar:

"Ey Allah´ın Elçisi! Bu bir Yahudidir."

Yani Müslüman değildir. Yani ayağa kalkmanız gereksizdir.

Oysa ki Hz. Muhammed (asv) başından beri her şeyin farkındadır, cevap verir:

"Fakat aynı zamanda bir insandır."

KÖTÜLÜĞE KÖTÜLÜKLE

Kendisinden mal ve para isteyen bir göçebe Arap var gücüyle elbisesine asılıp, çeker. Hz. Muhammed (asv) sendeler. Elbisenin çekildiği yere de kan oturmuştur. Hiçbir şey demez. Sakinleşince sorar.

"Şimdi söyle bakalım yaptığın bu kötülüğe karşı sana kısas yapılacak mı?"

Göçebe Arap kendinden emin cevaplar:

"Hayır."

"Niçin?"

"Çünkü sen kötülüğe kötülükle cevap vermezsin de ondan."

Hz. Muhammed (asv) bu cevap karşısında sadece tebessüm eder. Sonra emir verir. Arabın develerine mal yüklerler

HOŞGÖRÜ

Halil Bey arabasına atlamış evine doğru yol alıyordu. Bir yandan ramazan ayı son orucunun ağırlığı, bir yandan bayram telâşı, bir yandan da arife günü olmasına rağmen tatil edilmeyen işin bitmez çilesi kendisini bir hayli yormuştu. Şimdi tek düşüncesi vardı; Bayram dolayısıyla aldığı hediyeleri evine ulaştırmak, dört gözle yolunu bekleyen çocuklarını sevindirmek… İftar yaklaştığı için yollar kalabalık, trafik sıkışıktı. Halil Bey günün yoğun geçmesinden dolayı diğer günlere kıyasla daha fazla acıkmıştı. Bu açlık kendisinde halsizlik oluşmasına, başının dönmesine sebep oluyordu: Bir kaza olmadan, sağ salim eve ulaşırım inşallah! Diye dua ediyordu. İşte bu anda anîden yanan kırmızı ışığı görünce geçip geçmemekte kararsız kaldı. Önündeki araba durunca oda firene bastı, ama biraz geç kalmıştı. Tekerlekleri kayan araba öndeki araca hafifçe çarptı. Halil Bey önemli bir kaza olmadığı için şükür ediyordu ki gözlerine inanamadı; Çarptığı aracın iri yarı şoförü hızla kapıyı açmış, elinde koca bir beysbol sopasıyla öfkeli öfkeli kendisine doğru geliyordu. Gelişinden belli, kesin dövecek diye düşündü. Karşılık mı verseydi acaba? Hayır! Bu hiçbir işe yaramaz dedi kendi kendine, Adam dev gibi, elimi kaldırmaya fırsat vermeden beni mahveder diyordu. Ne yapmalıydı Allah’ım! İşte adam iyice yaklaşmıştı. Bekli de az sonra kendini kaybedecek, gözlerini hastanede açacaktı. Adam varmıştı işte kapıya. Sağ eliyle sopayı sıkıyor sol eliyle de kapıyı açıyordu. Hemen adamı yatıştıracak bir şeyler söylemeliydi. Halil Bey, daha adam kapıyı açar açmaz, ağzını açmasına bile fırsat vermeden, zoraki tebessümle sağ elini ona doğru uzatıp; bayramınız mübarek olsun dedi, size bir şey olmadı inşallah? Dedi. Adam kendisine uzanan bu dost eli karşısında kısa bir şok geçirdi. Az önce avına saldırmak için bekleyen aslanın hırçın bakışlarını andıran bu gözlerde şimdi mahcubiyet okunuyordu. Halil Bey adamın sopayı saklamaya çalıştığını fark etti. Hala korkudan titreyen ellerini onun omzuna koyup; size bir şey olmadıysa endişelenmeye gerek yok. Cana gelecek olan mala gelsin. Öyle değil mi? dedi. Adam söyleyecek söz bulamıyordu. Ağzından dökülen iki üç cümleyle ancak şunları diyebildi: Sizin de bayramınız mübarek olsun efendim. Bizde de, arabalarımızda da önemli bir hasar yok. Hadi! İftara geç kalmayalım. Size uğurlar olsun.

AFFETMENİN GÜZELLİĞİ
Bir gün trenle seyahat eden birisi tesadüfen son derece huzursuz olan genç bir adamın yanına oturmuş. Bir süre sonra, genç adam, uzak bir hapishaneden henüz çıkmış bir mahkûm olduğunu açıklamış. Mahkûmiyeti ailesine o kadar utanç vermiş ki, ne ziyaretine gelmişler, ne de bir mektup yollamışlar. Ama mahkum, ailesinin fakir oldukları için seyahat edemediklerini, cahil oldukları için mektup yazamadıklarını umuyor; her şeye rağmen kendisini affetmiş olmalarını hayal ediyormuş. Ailesinin işini kolaylaştırmak için, kendilerine mektup yazıp tren kasabalarının eteklerindeki çiftliklerinden geçerken bir işaret koymalarını söylemiş. Ailesi kendisini affetmişse, raylara yakın bir elma ağacına beyaz bir kurdele bağlayacaklarmış. Eğer kendisinin geri dönmesini istemiyorlarsa, hiç bir şey yapmayacaklar, o da trende kalıp başka memleketlere gidecek, belki de bir serseri olacakmış. Tren, kasabasına yaklaşırken heyecanı o kadar artmış ki, pencereden dışarı bakmaya cesaret edemiyormuş. Kompartıman arkadaşı kendisiyle yer değiştirip onun yerine elma ağacına bakacağını söylemiş. Bir dakika sonra elini genç mahkûmun koluna koymuş,
“Şuraya bak” demiş.
Göz pınarlarında biriken yaşlarla gözleri parlıyormuş.
“Her şey yolunda, bütün ağaç bembeyaz kurdelelerle bezenmiş”.
O anda bir ömrü zehirleyen tüm acılar, adeta, birden dağılmış, kaybolmuş.“Affetmezseniz sevemezsiniz. Sevgisiz hayat da anlamsızdır” 
HOŞGÖRÜ DERSİ
Bir tartışma esnasında hasmı İmam-ı Azam’a bir tokat vurmuş. Bunun üzerine imam-ı Azam sinirlerine hakim olarak şöyle demiş: 
" Senin bu hareketine aynı ile mukabele edebilirdim ama etmeyeceğim. Seni halifeye şikayet edebilirdim,bunu da yapmayacağım. SeniAllah’a havale edip ahirette davacı olmayı ve hakkımı almayı dileyebilirdim fakat bunu da yapmayacağım. Sadece sorulursa Cennet’e sensiz girmek istediğimi söylerim.” Demiş. İmam-ı Azam’In bu hassasiyeti karşısında adam duygulanmış ve ağlayarak eline kapanmış. İ.Azam, “Ağlamana hiç gerek yok ben seni baştan zaten affetmiştim.” Diyor. 
Böylece İ.Azam hasmına hem büyük bir edep ve hoşgörü dersi veriyor hem de onu vicdanen mahkum ederek intikamını fazlası ile alıyor.
HOŞGÖRÜ HİKÂYESİ
Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli´nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.
O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli´ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam mevlevidergahına gider ve aynı durumu Mevlana´ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli´ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmediğini söyler ve Mevlana´ya bunun sebebini sorar.
Mevlana söyle der: Biz bir karga isek Hacı Bektas Veli bir sahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir der. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergahı´na gider ve Hacı Bektaş Veli´ye, Mevlana´nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli´ye sorar.
Hacı Bektaş da söyle der:
-Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana´nin gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir der ... 

DOSTLUK...

İki arkadaş çölde yürüyorlardı. Yolculuk sırasında bir tartışma yaşandı ve arkadaşlardan biri ötekine tokat attı. Tokadı yiyen kişinin canı acıdı ama hiçbir şey söylemeden eğildi ve kuma şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.”
İki arkadaş bir vahaya gelene dek yürümeye devam ettiler ve vahaya gelince de suya girmeye karar verdiler. Tokadı yiyen kişi bataklığa saplandı ve kurtulmak için çırpınmaya başladı. Arkadaşı onu kolundan çekerek baplandığı yerden çıkardı ve yaşamını kurtardı. Tokadı yiyen kişi boğulmaktan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım yaşamımı kurtardı.”
Tokadı atan ve arkadaşının yaşamını kurtaran kişi bu olay karşısında çok şaşırdı ve merakını yenemeyip arkadaşına sordu:
“Canını acıttığımda kuma yazdın neden şimdi taşa?”
Tokadı yiyen kişi bu soruyu şöyle yanıtladı:
“Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı silebilsin ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiçbir rüzgar silemesin.”•

 




 

 

HOŞGÖRÜYLE İLGİLİ AKROSTİŞ ŞİİRLER


Hoşgörüden gelir barış ve beraberlik
Odur hoşgörünün temeli
Şaşırma sakın doğrusu bu
Gördün işte öğrendin
Öğrenmenin yolu bu
Rahat ol hep
Üzülme sen hoşgörülü ol yeter

Hep hoşgörü içinde olmak ne güzel
Ormanda bile hayvanlarla hoşgörü içinde olmak ne güzel
Şen şakrak olabilmek ne güzel
Görebilmek ne güzel bir kelime
Ördeklerin vaklaması ne güzel
Renk renk çiçekler ve kelebekler ne güzel
Üstelememek ne güzel kızgınlığı

Hoşgörülü olmak ne güzel
Ozaman kalpler hiç kırılmaz
Şefkatle karşıla arkadaşını
Göremezsin onun üzüldüğünü
Özür dile yinede sen
Rahat yaşarız o zaman hayatın her yanında
Üzülmesin kimse ne sen nede arkadaşın

Hoşgörü çok önemlidir
O güzel sevginiz
Şen şekilde yaşasın
Görgü kuralları uyulsun
Özellikle uymayanlar uyarılsın
Rahat bir yaşam için
Üstünüze düşen görevler yapılsın
Merve

 

Hz. Muhammed’di hoşgörünün asıl adı
Oldu öncüsü, hoş gördü insanlığı.
Şems ki, Mevlana’yı hoş gördü ,hoş baktı
Gönlündeki en iyi yere onu kattı
Önyargı yoktur iyi insanda, asla olmamalı
Razı gelmeli insan insandan, kıskanmamalı
Üstündür hoşgörü, daima ebedi kalmalı
Hilal Onmuş

Hayatındaki tek arkadaş
O olacaktır belki
Şekli çok mu önemli?
Görmeye çalış olumlu yönlerini
Önemli olan bu değil mi?
Rüzgar gibi eserken ömrün
Üzme sevdiklerini
Muteber Kam

Hayat bazen zor gel sende
Olduğu gibi kabullen
Şayet karamsarlığa kapılırsan
Görmek gerek etrafı
Özgürce uçan kusun kanadında
Rengarenk çiçeğin dalında
Ümit bulacaksın en sonunda
Büşra Candamar

Hoşnutluğun sevgisi
Onurlu biri olalım
Şimdi herkes el ele
Gönülden sarılalım
Öksüzlere yardım edelim
Rüzgâr eser eser
Üzgünleri mutlu eder
Onur Tok

  


 

Hoşgörüyle İlgili Şiirler


Hoşgörü

Enginlere uzar görünmez ucu
Arzından arşına yoldur hoşgörü
Kalbine giydirir merhamet tacı
Kendini sevdiren kuldur hoşgörü

Fitne fesatların peşine gitmez
Sevgidir boyası leke kir tutmaz
Yardım sever iyiliği unutmaz
Düşeni kaldıran eldir hoşgörü

Edepten hayâdan ayrılmaz izi
Tebessüm ettikçe hep güler yüzü
Ne mevsimi belli ne bahar yazı
Kışın çiçek açan daldır hoşgörü

Alemi seyranda ediyor huşu
Dilleri duada toprağı taşı
Hak deyince bulut döküyor yaşı
Gönüllerden coşan seldir hoşgörü

Mazlumu ezdirmez hakkını korur
Zalimi söz ile ok gibi vurur
Cömertliği bilir sözünde durur
Müşkülün haline dildir hoşgörü

Tuncayım dünyadan dersimi aldım
Sevgiyi saygıyı insanda buldum
Her gönül ile bir yoldaş oldum
Sevgiyi bilene güldür hoşgörü

Tuncay Akdeniz



 

 

 

 

Hoşgörü ile ilgili şiirler

Elbet yalnız kalacaksın, unutma, günün birinde
O gün senden daha güçlü ve büyük olamaz kimse
Yanlışları mâziye göm, umutla bak geleceğe
Kendi doğruların için uğraş, yenilme feleğe
İnsan beşer, kuldur şaşar; sabır, her mâniyi aşar!

Çok acımasızdır hayat, sakın bırakma kendini
Kötüler ve kötülükler hep aşmak ister bendini
Anlatma her yaklaşana sırlarını, dertlerini
Allah verir çâresini, asla yıkma moralini
İnsan beşer, kuldur şaşar; sabır, her mâniyi aşar!

Sakın telâşa kapılma olumsuzluk karşısında
Güvenmek zor insanlara sahte dostluk çarşısında
Var’la yetin, hiç hırslanma şu garip denîdünyâda
Rağbet etme maddiyâta sık görsen bile rüyâda
İnsan beşer, kuldur şaşar; sabır, her mâniyi aşar!

Mutlu ol yeni düzende diner acılar zamanla
Yaşamaya çalış mutlak iyimserlik ve imânla
Hep yaşadık asîl ruhla, şerefle ve başarıyla
Bunun için kıskanıldık küllî riyâ, bî-vefâyla
İnsan beşer, kuldur şaşar; sabır, her mâniyi aşar!

Bir hoş sadâ kalsın bütün yazdıklarım gök kubbede
Yankı bulur belki bazen yüreklerde, beyinlerde
Sevgi, saygı ve hoşgörü güçlensin tüm gönüllerde
Haksızlıklar ve zulümler yok olsun rûy-i zeminde
İnsan beşer, kuldur şaşar; sabır, her mâniyi aşar!

 


 

Hoşgörü ile ilgili Söylenmiş Güzel Sözler

 

Hoşgörü, karşınızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilmek büyüklüğüdür.

A. John Robinson

Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar, ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim.

Alphonse Kari

Sosyal hayatta en faydalı, yüce duygu toleranstır.

E. Monmarson

İncinsen de incitme.

Hacı Bektaş-ı Veli

İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem, toleranstır.

Henrich Wilhelm vanLoon

Başkalarının faziletlerine karşı lütufkar, hatalarına karşı da biraz kör olunuz.

M. Prior

Kamburunun dostuna hoş görünmesini isteyen, dostunun sivilcelerini ho$ görmelidir.

Horatius

Tolerans, yapılan her şeyin kolayca kabul edilmesi değildir, o başkalarının görüşlerini anlama kabiliyetidir, menfi hiçbir his beslemeden, onların anlayışlı bir şekilde tartışma arzusudur.

Macintosh

Hoşgörü, başka insanlın kusurlarında, kendinizin de payı olduğunu kabul etme olgunluğudur.

Macintosh

Toleranssızlık, kendimize ve davamıza güvenmediğimizin bir işaretidir.

MahatmaGandhi

Gel, gel, gel, ne olursan ol yine gel,

Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir,

Yüzbin kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...

Mevlana

Yaşanabilir bir dünya oluşturmak için, insanlara hoşgörülü davranmalıyız.

Murat Ertan

Hoşgörü; göremeyenlerin ve duyamayanların da hissedebileceği bir dildir.

Murat Ertan

Benim gözümde tolerans, erdemlerin en güzeli ve en soylusudur, bu ruhsal durum olmadıkça hiçbir şey mümkün değildir, o bütün insani temaslarda en önde gelen sorunlardan biridir, tolerans hiçbir fikri reddetmez ve kötü ile anlaşma yapmaz. Tolerans basitçe, başkalarından nefret etmeden onların sizin gibi düşünmediklerini, kabul etmek demektir.

Paul H.Spaak

Hoşgörünüzü çoğunluğa dahil olduğunuzda, cesaretinizi ise azınlığa dahil olduğunuzda ölçersiniz.

Ralph W. Stockman

Hoşgörüyü sigara tiryakilerinden öğrenebilirsiniz, bugüne dek hiçbir sigara içen, içmeyeni şikayet etmemiştir.

SandroPertini

Hepimiz zaaflarla, yanılmalarla yoğrulmuşuz, birbirimizin budalalıklarını karşılıklı olarak hoş görelim, tabiatın ilk yasası budur.Voltaire

Yaratılanı hoş gör, Yaratan´dan ötürü.

Yunus Emre

hOŞGÖRÜ İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Karşısındakine, kendisinin benimsemediği düşünce ve duyguları özgürce dile getirme olanağı tanımaya dayanan ve düşüncelerine göre yaşamasını hoş gören tutum ve anlayış. Hoşgörü sabretmek ve katlanmaktan ziyade rahatsız olmadan kabul etme, razı olma durumudur.

HOŞGÖRÜ İLE İLGİLİ AYETLER

"O takva sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever." Âl-i İmran, 134.

"...İyilik ve (Allah´ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah´tan korkun, çünkü Allah´ın cezası çetindir." Mâide, 2.

"Müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah´tan korkun ki esirgenesiniz."Hucurat, 10.

Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Ali İmran Suresi, 134)

Allah´tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah´a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Ali İmran Suresi, 159)

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah´ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)

Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah´a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)

Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43)

"Sen af yolunu benimse, uygun olanı emret ve cahillerden yüz çevir " (Araf Suresi, 199)

"İyilikle kötülük eşit olmaz Sen en güzel bir tarzda uzaklaştır; o zaman seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir " (Fussilet Suresi, 34)

HOŞGÖRÜ İLE İLGİLİ HADİSLER

"Kim bu dünyada bir kulun ayıbını örterse Allah da onun ayıbını kıyamette örter." Müslim, Birr, 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 145

Mü´min omuzları yumuşak kimsedir (iyi geçimlidir). O din kardeşine rahatlık verir. Münafık ise uzak durur. Ve kardeşine sıkıntı verir. Mü´min selâm vermekte atılgandır. Münafık ise bakar ki 0nce kendisine versinler.
(Hz. Enes r.a.) Ramuz El-Hadis s.230

" Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su vermen de birer sevaptır."
Tirmizi, Hz. Cabir´den rivayet etti kutub-ı sıtte, 2. Cilt

" Mümin kişi, diğer mümine karşı duvar gibidir, birbirlerini takviye ederler."
(Nesai kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 374)

"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap. Aleyhine de olsa hakkı söyle."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 16.02.2016 - Güncelleme: 26.12.2018 15:10 - Görüntülenme: 6637
Kaynak: google
  Beğen | 1  kişi beğendi